İspanya Ekonomisi
İspanya Ekonomik Yapı
Diğer Batı Avrupa ülkeleri gibi İspanya'nın ekonomisi de 2. Dünya Savaşı'nın ardından bir dönüşüm sürecine girmiş, bu süreçte tarım sektörünün önemi azalırken hizmetler sektörünün önemi giderek artmış ve bu sektör ekonominin hakim sektörü haline gelmiştir. Nitekim 2003 yılı itibarıyla tarım sektörü GSYİH'nın sadece %3.6'sini oluştururken hizmetler sektörünün payı %67.8'e kadar yükselmiştir. Perakendecilik, turizm, bankacılık ve telekomünikasyon sektörleri ekonomik faaliyetin en önemli unusurlarındandır. Diğer taraftan GSYİH'nın %28,6'lık kısmını oluşturan sanayi sektörü de ekonomideki önemini korumaktadır.
Son 10 yıllık süreçte ülke ekonomisi yoğun bir özelleştirme programı çerçevesinde şekillenmiş, hemen her alanda devlet hakimiyeti istikrarlı biçimde azalmıştır. AB mevzuatına uyum çalışmaları, özellikle enerji ve telekomünikasyon sektörlerinde devlet hakimiyetinin ve tekellerin kaldırılması sonucunu doğurmuştur. Ancak yine de, halen bazı alanlarda liberalizasyon çalışmaları beklentileri karşılamamış olup, İspanya piyasasının tamamen rekabete açılması için yapılması gereken bazı düzenlemeler bulunmaktadır.
İspanya Ekonomi Politikaları
Ülkede 1992-1993 yıllarında yaşanan ekonomik resesyonun ardından bir taraftan maliye politikası sıkılaştırılırken diğer taraftan para politikası hazırlama ve uygulama yetkisi otonom bir statü ile beraber İspanya Merkez Bankası Bank of Spain'e devredilmiştir. Burada temel amaç, makroekonomik istikrarın yeniden sağlanması ve Maastricht Antlaşması ile ortaya konulan Avrupa Para Birliği (EMU) kriterlerine uyum sağlamaktır. Alınan bu önlemler sonucunda, enflasyonist baskı azalmış, faiz oranları düşmüş ve ekonomik büyüme hızlanarak mali yapı güçlenmiştir. Mayıs 1996'da kurulan hükümet bu yeni politika sürecine dinamizm katmış ve ayrıca ekonomide daha fazla liberalizasyonun sağlanması için yeni bir program uygulamaya konulmuştur. Avrupa ekonomisinde yaşanan genel büyüme trendinin de etkisiyle genel kamu mali açığı, 1993 yılındaki GSYİH'nın %6,7'si düzeyinden 2000 yılında yaklaşık %0,3'e kadar düşmüştür.
Bu gelişmeler ülkenin ekonomi politikalarına duyulan güveni sağlamlaştırmış ve Peseta'nın Avrupa tek para birimi EURO'ya katılımını sağlamıştır. 1 Ocak 1999 tarihi itibarıyla Peseta geri dönülmez bir biçimde EMU'ya dahil olan diğer 10 AB üyesi ülkenin paralarına bağlanmış, para politikasına ilişkin yetki ve sorumluluklar da İspanya Merkez Bankası'ndan Avrupa Merkez Bankası'na (ECB) devredilmiştir.
Son yıllarda ülkenin ekonomisini şekillendiren diğer politikalar, özelleştirme programı, vergi indirimi politikası, işgücü piyasası reformu ve mal piyasalarının liberalizasyonudur. 1985 yılından bu yana uygulanmakta olan özelleştirme programı çerçevesinde, sanayide kamu payı önemli ölçüde azalmıştır. Önceleri özelleştirilen şirketlerin ticari potansiyelini geliştirmek amacıyla başlayan özelleştirme daha sonraları sermaye sağlamak ve ülkenin mali yapısını desteklemek amacıyla kullanılmıştır. 1996 yılında iktidara gelen hükümet, kamunun elinde kalan petrol, elektrik ve telekomünikasyon iştiraklerini de hızla özelleştirmiştir. Ulusal havayolu şirketi Iberya, havaalanı operatörü ve kağıt ve kağıt hamuru üreten ENCE şirketindeki kamu hisselerinin de elden çıkarılmasıyla, kömür ve bazı savunmaya ilişkin sektörler haricinde kamu ekonomik hayattan tamamen çekilmiş olacaktır. Ülkede, bir taraftan da geleneksel olarak tekelci yapıda ve korunan sektörlerde liberalizasyon yönünde önemli çalışmalar yapılmaktadır. 2000 yılının ortalarında petrol, doğal gaz, elektrik, telekomünikasyon, kitap, farmakotikler, arazi ve taşıt piyasalarında rekabeti artırmayı ve alışveriş saatlerini serbestleştirme amaçlı bir uzun vadeli liberalizasyon önlemleri paketi onaylanmıştır.Bununla beraber, mal piyasalarının tam olarak serbestleştirilmesi için hala alınması gereken bazı önlemler vardır. Diğer taraftan, uygulanan vergi indirimi politikası çerçevesinde sermaye kazançları, kar payları ve kişisel gelir üzerindeki vergiler tedrici olarak azaltılmaktadır.
İSPANYA Ekonomik Performans
1960'lı yıllarda İspanya ekonomisinin dışa açılmasının ardından, turizm sektörü, yabancı yatırımlar ve artan sanayi gücü ile GSYİH hızla yükselmiştir. Ancak ülkenin enerji bakımından ithalata bağımlı olması nedeniyle 1970'lerde yaşanan petrol krizi ekonomik büyümeyi şiddetli biçimde etkilemiş ve ülkenin 1986 yılında Avrupa Topluluğu'na katılmasına kadar büyüme hızı yavaş seyretmiştir.
Bu tarihten itibaren özellikle ülkeye yabancı sermaye girişine bağlı olarak sabit yatırımlarda büyük artış görülmüştür. Öte yandan bu dönemde GSYİH artışının arkasında yatan temel neden 1985-1990 yılları arasında yılda ortalama %6,6 oranında büyüme gösteren iç taleptir. Nitekim iç talepteki bu artış, cari işlemler dengesindeki açığın artmasına sebep olmuş, bunun sonucunda, 1992-1993 yıllarında ülkede şiddetli ekonomik önlemler alınmak zorunda kalınmıştır.
1992-1993 yıllarında yaşanan resesyon döneminde, ülkede yatırımlar azalırken özellikle sanayi ve inşaat sektörlerinde olmak üzere işsizlik oranı şiddetli bir artış göstermiş, 1994 yılında toplam işgücünün %24,2'si düzeyine ulaşmıştır. İspanya'nın son 30 yıl içinde yaşadığı bu en büyük krizde, diğer taraftan Peseta'nın değer kaybetmesi, ihracatta büyük bir artış yaşanırken ithalatın daralmasına yol açmıştır.
1994 yılından sonra ihracatta yaşanan bu patlama ekonomiyi resesyondan çıkarmaya başlamış, 1995 ve 1996 yıllarında sanayi sektöründe yaşanan olumlu gelişmeler de iç talebin tekrar canlanmasını sağlamıştır. 2000 yılının ortalarına kadar süren bu dönemde GSYİH yılda ortalama %4,1, iç talep %4,7 oranında büyürken uluslararası piyasalardaki krizden dolayı 1998-1999 yılları arasında dış talepte yaşanan azalmaya rağmen ülkenin ihracatı ve hizmetler sektörü de yıllık ortalama %10,3 oranında büyüme göstermiştir. Diğer taraftan ülkede EMU'ya katılma çalışmalarından dolayı uygulanan politikalar, bu ekonomik büyümeyi desteklemiş, kamu maliyesinin dengelenmesinin özel sektör için kaynak sağlamasıyla faiz oranları da düşmüştür. Sürdürülen ekonomik liberalizasyon programı diğer taraftan başta telekomünikasyon olmak üzere ekonominin kilit sektörlerine dinamizm getirmiştir.
İspanyaekonomisinin geleneksel olarak en zayıf tarafı işsizlik olmuştur. Bununla beraber, son yıllarda işgücü piyasasında olumlu gelişmeler yaşanmış, 1994-2000 yılları arasında net 2,8 milyon yeni iş imkanı yaratılmıştır. Diğer taraftan, işsizlik oranı 1994 yılındaki %24,2 düzeyinden 2003 yılı sonunda %11,3'e kadar gerilemiştir.
İspanya Tarım
Ülkede 1980'li yılların başından itibaren tarımsal verimlilik önemli ölçüde gelişme göstermiştir. Ancak diğer taraftan 1976 yılında 2,6 milyon düzeyinde olan tarım ve balıkçılıkla uğraşan nüfus 2003 yılının sonu itibarıyla ilk kez 1 milyon kişinin altına düşerek 942,100 kişiye düşmüştür. Nitekim 2003 yılı itibarıyla toplam işgücünün sadece %5.6'si tarım sektöründe bulunmaktadır.
Bununla beraber, toprak kalitesinin düşüklüğü, yağışların düzensizliği ve ülkenin büyük kısmında arazilerin verimsiz kullanımından dolayı tarımsal gelirler pek çok AB ülkesine göre düşüktür. Ülkenin kuzey ve doğu bölgelerinde tarımsal işletmelerin çoğu çok küçükken güney bölgelerde özellikle de Andalucia'da çok geniş araziler malsahiplerinin ilgisizliğinden dolayı kullanılmamaktadır.
Son on yıl içinde üretimi hızla artan sebze ve meyva, bugün ülkenin toplam tarımsal üretiminin yaklaşık %30'luk kısmını oluşturmaktadır. Ülkenin iklimi de modern, sulama teknikleri kullanılan tarıma, dolayısıyla bu tür ürünlerin yetiştirilmesine elverişlidir. Bununla beraber, ülkenin merkezindeki kurak ve verimsiz topraklarda gerçekleştirilen tahıl üretimi, iklim koşullarına yüksek derecede bağımlıdır.
İspanya, Avrupa'nın üçüncü büyük şarap ve dünyanın en büyük zeytinyağı üreticisidir. Avrupa Birliği içinde bu her iki ürünün de fazlalığı olmakla beraber, İspanyol üreticiler gerek kalite artırımına gerekse değişik pazarlama tekniklerine başvurarak bu ürünlerdeki rekabetçi konumlarını korumaya çalışmaktadır. Öte yandan, tahıl ve şeker üreticileri ile hayvancılıkla uğraşan kesim, ithalattan kaynaklanan yoğun rekabetle başetmekte zorlanmaktadır.
Ülke topraklarının yaklaşık %33'ü devlete ve belediyelere ait olan ormanlarla kaplıdır. AB fonlarının desteği ile 2001-2006 yıllarında uygulanacak olan ve tarımsal alanların, ticari kullanıma sahip orman alanlarına dönüştürülmesine ilişkin projenin, aşırı tarımsal üretimi azaltarak çiftçilere yeni bir gelir kaynağı yaratması beklenmektedir.
İspanya, Avrupa'nın en büyük balıkçılık filosuna sahiptir (2002 yılında 16,177 tekneyle Avrupa Birliği'nin toplam balık avlanmasının %16'sını oluşturmaktadır). Balıkçılık sektörü, yaklaşık 75 000 balıkçıya ve 375 000 ilgili sektör çalışanına iş imkanı sağlamaktadır. Bununla beraber, ülke bu yüksek kapasitesine rağmen, iç tüketimin çok yüksek olmasına bağlı olarak bu alanda net ithalatçıdır (kişi başına yıllık 40 kg.balık tüketimiyle Japonya'dan sonra dünyadaki en büyük 2. tüketici olarak yer almaktadır).
İspanya Sanayi
İspanya sanayiinin merkezi, geleneksel olarak, metalurji sanayiinin geliştiği Bask ile endüstriyel gelişime öncü olan tekstil sektörünün geliştiği Katalonya bölgeleri olmuştur. Bask'ın, giderek önemini yitiren bazı sektörlere bağımlı kalarak yakın zamana kadar ekonomiye dinamizm katmakta başarısız olmasına rağmen bu alanlar halen ülke geleneksel sanayiinin çekirdeğini oluşturmaktadır. Sanayi sektörü halen hizmetler sektörünün sadece 1/3'ü büyüklüğünde olmakla beraber, Repsol, Endesa, Iberdrola gibi ciro bakımından ülkenin en büyük firmalarının çoğu halen bu sektörde faaliyet göstermektedir. Sanayi içinde en önemli sektörler enerji üretimi, petrol ve kimyasallar, taşıtlar ve gıda işleme sektörleridir.
1986 yılında Avrupa Topluluğu'na katılımının ardından ülkeye yönelen yabancı yatırımların etkisiyle ülkenin sanayi temelinin büyük bir kısmı yabancıların eline geçerken sektörde ciddi bir yeniden yapılanma da yaşanmıştır. Bunun bir sonucu olarak, ülke bugün çok sayıda rekabetçi alt sektöre sahip olmuştur. Özellikle otomotiv sektörünün çok güçlü olduğu İspanya, Avrupa'nın üçüncü, dünyanın da yedincisi en büyük otomobil üreticisidir. Ancak 2001 yılından sonra sanayi üretiminin artışı negatif seyir almaya başlamıştır ve bu sektörde istihdamın azalmasına neden olmuştur. Mayısta gerçekleşen AB'nin genişlemesiyle birlikte yatırımcıların ücretin daha düşük olduğu Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'ne yönlenmelerine neden olmuştur. Önem arzeden diğer başlıca imalat sanayii sektörleri ise gıda, içecek ve tütün, kimyasal maddeler, kağıt, tekstil ve giyimdir.
İSPANYA HİZMETLER
İspanya İnşaat
İspanya'da inşaat sektörü 1980'li yılların sonu ve 1990'lı yılların başında gerek altyapı geliştirme çalışmaları gerekse artan konut ve işyeri talebine bağlı olarak büyük bir büyüme yaşamış, 1988-1990 yılları arasında sektör yılda ortalama %10'u aşan oranlarda büyümüştür. Bununla beraber, 1992 yılında ekonominin resesyona girmesi, Expo'92 fuarının ve Barselona'daki Olimpiyat Oyunları'nın tamamlanması ile, sektör şiddetli biçimde etkilenmiş, 1992 ve 1993 yıllarında sektörün üretimi reel olarak %10 daralma göstermiştir.
1995 yılında kısmen bir iyileşme görülmekle beraber 1996 yılında hükümetin bütçe açıklarından dolayı altyapı yatırımlarını azaltması sektörün yine küçülmesine yol açmıştır. 1997 yılının ortalarında sektörde bir hareketlenme görülmeye başlanmış, 1998-2000 yılları arasında ise sektörün üretimi yılda ortalama %7,4 oranında artış ile patlama olarak adlandırılabilecek bir düzeye gelmiştir.
Bununla beraber, 2001-2002 yılarda ortalama 600,000 konut inşa edilmiştir. Kara ve demiryolu yapımı, ülkenin mevcut hızlı tren hattının genişletilmesi ve sulama kanalları altyapısını geliştirme projelerine bağlı olarak sektörün büyümeye devam etmesi beklenmektedir.
İspanya Turizm
Ekonominin kilit sektörlerinden olan turizm, ödemeler dengesi bakımından da hayati bir rol oynamaktadır. İlk büyük ölçekli tatil merkezlerinden olan İspanya'nın turizm sektörü 1960'lı ve 1970'li yıllarda önemli büyüme göstermiştir. Bununla beraber 1980'li yılların sonunda gerek fiyatların yükselmesi, gerek tüketici tercihlerinin değişmesi, gerekse diğer turizm merkezlerinden kaynaklanan rekabetin yoğunlaşmasına bağlı olarak sektörde durgunluk başlamış, buna bağlı olarak ülkenin turizme bakışı ve pazarlama stratejisini yenilemesi gerekmiştir.
Bu çabaların yanısıra 1992-1992 krizi döneminde Peseta'nın değerinin önemli ölçüde düşmesi, 1990'lı yılların ortalarında sektörün tekrar canlanmasını sağlamıştır. Nitekim 1999 yılında ülkeye gelen turist sayısı rekor düzeye ulaşmış, İspanyaya gelen turist sayısı bakımından Fransa'nın ardından dünya ikincisi ve turizm gelirleri bakımından da ABD ve İtalya'nın ardından dünya üçüncüsü olmuştur.
Paylaş Tweetle Paylaş Paylaş